68.VEREM EĞİTİM VE PROPAGANDA HAFTASI (04-10 OCAK 2015) | ERBAA GÜNDEM | Haber | Haberler - Tokat- Erbaa haberleri
  • Künye
  • Form
  • İlanlar
  • Fotoğraflar
EDD Yapı & İnşaat

68.VEREM EĞİTİM VE PROPAGANDA HAFTASI (04-10 OCAK 2015)

VEREM TEDAVİ EDİLEBİLİR YETER Kİ İSTE

2015-01-07
68.VEREM EĞİTİM VE PROPAGANDA HAFTASI (04-10 OCAK 2015)

Verem ilk çağlardan beri var olan ciddi bir toplum sağlığı sorunudur, geçen yüzyılın ortalarına

kadar, özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında tüm Dünya'da ve ülkemizde en büyük sağlık sorunu idi

ve 100.000 nüfuslu yerleşim bölgelerinde her yıl 250-300 kişi verem hastalığı nedeniyle ölüyor

du,çünkü o tarihlerde veremi tedavi edebilen bir ilaç yoktu, hastaların çoğu ölüyordu. Fransız

araştırmacılar 1921 yılında(BCG) verem aşısını buldu,1944 yılında da Walksman ilk verem ilacı olan

streptomisini buldu böylece verem tedavi edilmeye başlandı, daha sonra 1950 li yıllarda diğer etkili

verem ilaçlarının da bulunmasıyla verem tedavi edilebilir hale geldi. Yine bu yıllarda ülkemizde

kurulan verem savaş dernekleri,sağlık bakanlığı ve DSÖ(Dünya Sağlık Örgütü) nün işbirliğiyle vereme

karşı büyük bir savaş başlatıldı ve 1947 yılında ocak ayının birinci haftası ‘' Verem Eğitim ve

Propaganda Haftası'' ilan edilerek bunun her yıl tekrarlanması ve hafta boyunca toplumun verem

hakkında bilgilendirilmesi için her tür imkan kullanılarak çalışmalar yapılmasına karar verildi,bu yılda

04-10 Ocak 2015 tarihleri arası 68.Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak kutlanacaktır.

Geçmişte veremin irsi bir hastalık olduğu sanılırdı, 1882 yılında Robert Koch'un hastanın

balgamında Mycobacterium Tuberculozis denen basil cinsi mikrobu izole etmesi üzerine veremin

mikropla oluşan bir hastalık olduğu,irsi bir hastalık olmadığı kesinleşti.

Verem hastalığının bulaşması da bu mikrobun insandan insana geçmesiyle olur, bu geçiş başlıca

hava yoluyla olur, veremli hastanın öksürük aksırıkla havaya yaydığı balgam zerrecikleri bilhassa

kapalı mekanlarda uzun süre havada asılı kalır ve hasta ile aynı mekanı uzun süre paylaşan sağlıklı

kişiler solunum yoluyla bu zerrecikleri alınca zerreciklerin taşıdığı mikropları da almış olurlar, böylece

bu kişiler verem mikrobuyla enfekte olurlar, işte bu nedenle bulaşma en çok hastanın aile

bireylerinde ve yakın çalışma arkadaşlarında görülür ki halk bu nedenle hastalığın irsi olduğunu

sanmıştır, bu kişiler enfekte olmuşlardır ama henüz verem hastası değildirler, ancak bu şekilde

enfekte olmuş kişilerin yüzde 5-10 nu ömürlerinin herhangi bir döneminde vücut direncinin düşmesi

ve immün sisteminin zayıflaması ile verem hastası olurlar,çünkü solunumla alınan verem mikropları

adeta pusuda kişinin vücut direncinin düşmesini bekler ve bu fırsatı bulunca harekete geçip hastalık

Basilin kaynağı genellikle tedavi görmemiş aktif akciğer ve gırtlak veremi olan hastalardır, tedavi

Tedaviye başlanıp 2-3 hafta ilaç kullanılması ile bulaştırıcılık büyük oranda yok olur.

AİDS (HIV),şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, bazı kanserler,ilaç ve alkol

bağımlılığı,sigara,madenci hastalığı ve diğer bazı kronik hastalıklar vücut direncini düşürerek

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri verem mikrobuyla enfektedir ve bunlardan yüzde 5-10 nu

Dünya'da verem hastalarının % 80'i 15-49 yaş arasındadır, ülkemizde de hastaların çoğunluğu

DSÖ(Dünya Sağlık Örgütü) verilerine göre 2013 yılında dünyada 8.5 milyon yeni verem hastası

ortaya çıkmış ve 1.3 milyon kişi verem nedeniyle ölmüştür , bu ölümlerin 320.000'i HIV pozitif(AİDS

Hastası) tüberküloz hastalarıdır,yani HIV vücut direncini düşürerek veremin ortaya çıkışını çok artıran

Dünya'daki verem vakalarının yüzde sekseni Güneydoğu Asya ülkeleri ve Afrika'da görülür ki

Dünya'daki tüm TB(Verem) vakalarının yüzde 40'ı Hindistan ve Çin'de bulunmaktadır. Ancak bu

durum gelişmiş batı toplumlarında TB(Verem) olmadığı anlamına gelmiyor, Amerika ve Avrupa

ülkelerinde de verem vardır,zira verem mikrobu zengin, fakir,zenci beyaz,dil,din,ırk ayırmaz; her

insanda hastalık oluşturur,ancak gelişmiş batı toplumlarında halkta bilinç oluşmuş,hastalar bulunup

tedavi edilmiş, aşılama v.d. koruma tedbirleri yaygınlaşmış,kişilerin yaşam standardı yükselmiş buda

göreceli olarak bu toplumlarda veremin daha az görülmesini sağlamıştır.

2

Ülkemizde de kesintisiz sürdürülen mücadele ve TB(Verem) tedavisinin ücretsiz oluşu ve giderek

oluşan bilinç sonucu verem giderek azalmaktadır. Ülkemiz verem yaygınlığı yönünden Avrupa

Bütün bu iyiye gidişe rağmen verem halen tüm Dünya'da çok önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya

Ülkemizde yeni tespit edilen verem hastası sayısı her yıl yüzde 6-7 oranında azalmaktadır,2013 yılı

verilerine göre Türkiye'de kayıtlı veremli hasta sayısı 14.000 olup yüzde 59 erkek, yüzde 41 kadındır.

Hastaların yüzde 64 ünde akciğer tutulmuştur, bunun dışında akciğer zarları, lenf bezleri, kemikler,

böbrekler, beyin zarları başta olmak üzere bütün organları tutabilir.

Genel belirtiler, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesidir.

Akciğer vereminde bunlara ilaveten öksürük,balgam,kanlı balgam, kan tükürme,göğüs-sırt-yan

ağrısı,nefes darlığı,gırtlak vereminde ise ses kısıklığı olabilir,diğer organ tutulumlarında ise genel

İki üç haftadan fazla süren öksürüklerde veremden şüphelenilmeli gerekli muayene ve incelemeler

Verem tanısı koymak için hastanın yakınmaları, başta akciğer filmi olmak üzere film çekilmesi,

PPD(TDT)Tüberkülin Deri Testi, balgam ve diğer bazı vücut sıvılarında verem basili aranması başlıca

yapılması gereken incelemelerdir, ancak kesin verem tanısı için mutlaka mikroskopla basilin

TB(Verem) bildirimi zorunlu bir hastalıktır, tüm sağlık kurum ve kuruluşları verem tanısı koydukları

vakaları 24 saat içinde İl Halk Sağlığı Müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar.

Ülkemiz de verem'in tedavisi ücretsizdir, ilaçları devletçe ücretsiz olarak verilir ve temel verem

Tedavi standarttır, kombine ilaç tedavisi yapılır, günlük ilaç verilir ve aksatmadan en az altı ay ilaç

kullanılması gerekir. Uzun süreli bir tedavi olduğundan hastalar tedavilerini aksatabilmektedirler ki

buda, bu hastaların tedavi şansını azaltmanın yanında mikrobun zaten sınırlı sayıda olan verem

ilaçlarına direnç geliştirmesine yol açmaktadır ki bu şekilde tedavisini aksatan hasta sadece kendine

değil tüm insanlığa zarar vermektedir. Bunun önlenmesi, düzenli ve yeterli dozda ve yeterli süre

tedavinin sağlanabilmesi için DGT(Doğrudan Gözetimli Tedavi)uygulanır ki bunda hastanın ilaçları

tercihan sağlık personeli olan bir gözetmen tarafından günlük olarak içirilir, halen ülkemizde bu metot

uygulanmaktadır. Bu şekilde yeterli , uygun doz ve yeterli süre ilaç kullanılırsa hasta şifa bulmaktadır.

Ancak son yılarda bir ya da birden çok verem ilacına dirençli vakalar giderek artmıştır, bu

vakalarda daha pahalı, yan etkileri daha ağır ilaçlarla 24 ayı bulan bir tedavi süreci gerekir ve bu

hastalarda tedavi olabilme şansı daha düşüktür ve bunlarda ölüm ihtimalide daha fazladır. Bu

hastaların tedavileri sadece Sağlık Bakanlığının belirlediği beş referans göğüs hastanesinde yapılır.

Veremden korunmak mümkündür, bunun için BCG(Verem Aşısı),verem hastalarının bulunup

tedavi edilmesi , böylece toplumda bulaştırma zincirinin kırılması, hasta yakınlarına ilaçlı koruma

yapılması başlıca yollardır, verem aşısı ülkemizde 2 ayını dolduran bebeklere yapılır.

Verem hastası unutmasın ki, eğer tedavisini yarım bırakırsa ilerleyen zamanlarda çocuğu,

eşi,kardeşi,hatta torunu bile verem hastası olarak karşısına çıkabilir,öyleyse verem hayatın sonu

değildir,herkes verem hastalığına yakalanabilir,ve tedavisi mümkündür,ama hasta tedavisi aksatıp aile

içinde,iş yerinde,toplumda mikrop saçarak dolaşırsa çevresinde yeni hastaların ortaya çıkışına sebep

olacaktır,bu nedenle her verem hastası kendisi için olduğu gibi ailesi,çevresi ve topluma karşı tedavi

UNUTMA VEREM TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR ,

YETERKİ TEDAVİ OLMAYI İSTE VE TEDAVİNİ AKSATMA.

Dr. Mehmet AYBULUT

Turhal İlçe Sağlık Müdürü

Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi

Sayfa Başı