TOKAT Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Keskin, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığının sadece Türkiye'nin sorunu olmadığı söyleyerek, "KKKA hastalığı bugün sadece bizim ülkemizde görünmüyor. Bugün KKKA hastalığı Rusya'da görünüyor, Orta Asya'da birçok ülkede, Orta Doğu ülkelerinin neredeyse tamamında görünüyor. Son yıllarda küresel iklim değişikliği ve göçmen kuşlar ile birlikte Hyalomma marginatum türünün kuşlar üzerinde Avrupa'ya gittiği biliniyor" dedi.
Türkiye'de ilk kez 2002 yılında ölümlere neden olan KKKA hastalığı, 2003 yılı Mayıs ayında kayıtlara geçti. Tokat'ta o dönemki SSK hastanesinde hemşire olarak çalışan Esra Demir (27), aniden rahatsızlanarak önce Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, ardından Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı ve 1 hafta sonra hayatını kaybetti. Esra hemşirenin ölümünden sonra, kısa aralıklarla Tokat'ta 6 kişi daha hayatını kaybedince, olay medyaya 'Tokat'ta nedeni bilinmeyen ölümler' olarak yansıdı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık hastalığı ilk olarak 'Q ateşi' olarak açıkladı. Ancak hastalığın 'Q ateşi' olmadığı yeni vakalardaki verilerden anlaşılınca, Bakanlık bu kez kan örneklerini Fransa'daki Pasteur Enstitüsü Laboratuvarı'na gönderdi. Burada hastalığın 'Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)' olduğu belirlendi. Bakanlık hastalığın adını, hemşire Esra Demir'in ölümünden yaklaşık 19 ay sonra 30 Aralık 2003 tarihinde 20409 sayılı tebliğ ile valiliklere duyurdu. Coğrafik bölgelere ve türlere göre değişmekle beraber, KKKA'yı bulaştıran Hyalomma soyuna ait keneler genel olarak havaların sıcak seyrettiği Nisan ve Ekim aylarında aktif hale geliyor.
VÜCUDUMUZUN ÇIPLAK YERLERİNİ MÜMKÜN OLDUĞUNCA KAPATMAK GEREKİR
Doç. Dr. Adem Keskin, araziye çıkıldığında insanların belirli aralıklarla vücudunu kene yönünden kontrol etmesi gerektiğini, eğer vücudunda kene görmüş ise dikkatlice çıkarılması gerektiğini söyledi. Yaz aylarında kenelerin aktif olduğunu söyleyen, Keskin, "İnsanlarda yaz aylarında doğaya daha çok çıkıyorlar. Kenelerin arazide insanlarla sıklıkta muhatap olduğunu görüyoruz. Çünkü o canlının yaşama alanı, doğası orasıdır. Burada dikkat etmemiz gereken, öncelikle keneden korkmayacağız. Kenelerle daha az karşılaşmak için araziye çıktığımızda özellikle pantolon paçalarını çoraplarımızın içerisine alacağız. Bu bize çok büyük koruma sağlayacak. Vücudumuzun çıplak yerlerini mümkün olduğunca kapatmak gerekir. Bunun yanında açık renkli giysiler giymeliyiz. Bu bize üzerimizdeki keneyi daha kolay fark etmemiz sağlayacak" dedi.
YAPIŞAN KENE İLE FAZLA OYANAMAMALIYIZ
Kene vücuda yapıştığında mümkün olduğu sürece kısa zamanda alınması gerektiğini söyleyen Keskin, "Burada dikkat etmemiz gereken bazı durumalar var. Kene ile oynamayacağız, sıkmayacağız, yakmayacağız. Üzerine her han gibi bir kimyasal dökmeyeceğiz. Kene kartlarımız var ise kene kartı ile kene kartımız yok bir cımbız ile hiçbir şey bulamazsak yerden bir poşet ya da yeşil bir yaprak ile keneyi çıplak el ile temas etmeden bulunduğu noktadan yavaşça çıkartacağız. Burada dikkat etmemiz gereken kene ile çok fazla oynamayacağız. Daha sonra mutlaka bir sağlık kuruluşuna müracaat etmemiz gerekiyor" dedi.
TÜRKİYE'NİN SORUNU DEĞİL
Kenelerin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığı belirten Keskin" Örneğin daha nemli bölgelerde yaşayan Ixodes ricinus türü keneler Avrupa'da yaygın olarak bulunmaktadır. Bu kene Avrupa'da ensefalit dediğimiz bir hastalığa neden oluyor. Yine ABD' de Lyme hastalığı var. Kenelerden bulaşıyor. ABD'de tahminlere göre yıllık ortalama 400- 450 bin insanın Lyme hastalığına yakalandığı tahmin ediliyor. Açıkçası keneler sadece bizim problemimiz değil. KKKA hastalığı bugün sadece bizim ülkemizde görünmüyor. Rusya'da görünüyor, Orta Asya 'da birçok ülkede, Orta Doğu ülkelerinin nerdeyse tamamında görünüyor. Son yıllarda küresel iklim değişikliğiyle birlikte KKKA hastalığının ana bulaştırıcısı olan kene türünün kuşlar üzerinde Avrupa'ya gittiği biliniyor. Bununla ilgili çeşitli makaleler ve çalışmalar var. Bu sadece ülkemizin sorunu değil. İlk defa Tokat'ta teşhis edildiği için Tokat hastalığı denilmiş. Böyle bir durum yok" diye konuştu.